Merkez, Prof. Ulusoy’un girişimi ve aynı üniversiteden bir grup akademisyen arkadaşlarının destekleri ile resmen 19 Nisan 2010 tarihinde Resmi Gazete’de yayınlanması ve ardından aynı yılın Eylül ayında gerekli atamaların yapılmasıyla fiilen faaliyete geçmiştir.
Aşağıda projeye ilişkin kısa bir tanıtım sunulmaktadır. Daha detaylı bilgilere ekli makalelerden ulaşmak mümkündür.
World Federation of UN Associations'ın Millennium Project çalışma grubunun 2004 yılında yayınladığı State of the Future başlıklı raporda yeni yüzyılda dünyanın karşı karşıya bulunduğu temel tehditler 15 maddede sıralanmakta ve yeni yüzyılda bu tehditlerin ne şekilde bertaraf edileceği temel sorunsalı şu şekilde ortaya konmaktadır:
Herkes için sürdürülebilir bir kalkınma nasıl sağlanabilir?
Tüm insanlar çatışma olmadan yeterli temiz suyu nasıl temin edeceklerdir?
Artan nüfus ile kaynaklar nasıl dengede tutulacaktır?
Otoriter rejimlerden gerçek demokrasi nasıl yaratılacaktır?
Politika yapıcıları, uzun dönemli küresel yaklaşımlara nasıl daha duyarlı kılınacaktır?
Küresel bilgi ve iletişim teknolojileri tüm insanların hizmetine nasıl sunulabilecektir?
Ahlaki bir pazar ekonomisi, zengin ve yoksullar arasındaki uçurumun azaltılması için nasıl yönlendirilebilir?
Yeni yada tekrardan ortaya çıkan ve bağışıklık sistemini ortadan kaldıran mikro-organizmaların tehditi ortadan kaldırılabilir?
Kurumların karar alma kapasiteleri nasıl geliştirilebilir?
Ortak değerler ve yeni güvenlik stratejileri ne şekilde etnik çatışmaları, terrorizmi ve toplu imha silahlarının kullanımını azaltabilir?
Kadının değişen statüsü, insanların koşullarını iyileştirmede ne şekilde yardımcı olabilir?
Uluslarüstü küresel organize suç ağlarının daha güçlenmelerinin ve daha karmaşık küresel girişimlerinin önü ne şekilde alınabilir?
Artan enerji talebi, güvenli ve verimli bir şekilde nasıl karşılanabilir?
Bilimsel ve teknolojik girişimlere insanın yaşam koşullarını iyileştirmek amacıyla nasıl yoğunluk verilebilir?
Küresel kararlarda, etik kuralların çok daha rutin olarak göz önüne alınması ne şekilde sağlanır?
Aslında bu küresel tehdit unsurları günümüzde toplumsal çatışmaların da temelini teşkil etmektedir. Bu açıdan bakıldığında bu problemlerin çözümündeki başarı gelecekte daha güvenli, daha müreffeh bir dünyada yaşamamızı da olası kılacaktır. Diğer bir deyişle, ortaya çıkacak yeni çatışma unsurlarını barış içinde çözme yetisine sahip bir toplum inşası gerekmektedir ancak, giderek sosyal hayatımızı tamamen kuşatan teknoloji, beraberinde gelişen küreselleşme olgusu, bu problemleri bilinen klasik toplum ve yönetişim yapısı ile çözmeye olanak sağlamamaktadır. Günümüzün temel sorunsalı da budur.
Son on yılların sosyolojisinde ve siyaset biliminde en yoğun tartışma alanlarından biri kamusal alan olgusudur. Bu konu ne zaman tartışılsa zorunlu olarak devlet kavramı da tartışmaya açılmaktadır. Bu son derece karmaşık tartışmaya burada girmeyeceğiz. Ancak kamusal alan denildiğinde klasik olarak hemen aklımıza gelen devlet yapılanmasının günümüzün sorunlarına cevap vermekte yetersiz kaldığı bir gerçektir. Kamusal alana devletin yoğun müdahaleci yaklaşımlarının beraberinde çok daha farklı problemleri ortaya koyduğu da bir diğer boyut olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu nedenle, çağdaş dünyada hemen hemen üzerinde uzlaşı oluşan görüş, çok daha biliçli, çok daha duyarlı, etkin katılımcı, örgütlenmiş bir toplum oluşturmaya olan gereksinimdir.
Yeni dünya sisteminde devlet olgusuna tamamen muhalif düşünce akımlarına rağmen, somut gelişmeler, en azından günümüzde bu yapılanmaya ihtiyacın halen sürmekte olduğunu göstermektedir. Ancak, devletin temel işlevi kamusal alanı oluşturacak toplumun demokratik örgütlenmesini teşvik etmek ve korumak olarak ortaya çıkmaktadır.
İktisadi alanın faaliyet dürtüsü kar teminidir. Ancak, kamusal alanın ilgi alanı iktisadi faaliyetleri belli oranda içerse de, hareket noktası çoğunlukla parasal olarak ifade edilemeyen toplumsal faydadır. Perspektif olarak daha humanist ve daha derindir. Bu nedenle günümüzde daha çok iktisadi faaliyetlerle belirlenen sosyal davranış kalıplarımızın değiştirilmesi zorunluluğu bulunmaktadır. Toplumun bu yönde ayrı bir bilinçlenmeye, duyarlılığa ihtiyacı bulunmaktadır.
Tüm bu küresel problemleri aşmak durumunda olan toplum da sürekli olarak değişmektedir. Günümüzde pek çok düşünür tarafından geç modernite, post modern, ileri modernite ya da yüksek modernite olarak adlandırılan yeni bir döneme girdiğimiz ileri sürülmektedir. Kimileri tarafından bu dönem belli açılardan olumlansa da, ortak eleştiriler; günümüz toplumlarında parçalanmanın gittikçe arttığı, toplumda risk algısının yaygınlaştığı ve en önemlisi bireyselleşmenin en üst düzeye çıkarak risklerin de bireysel olarak algılandığı ve algı, tutum ve davranışlara ilişkin değerler setinin geçmişe göre çok daha fazla iktisadi alan tarafından belirlenmekte olduğu üzerinde toplandığı görülmektedir. Merkezinde insanın bulunmadığı iktisadi alanın önermeleri toplumda dışlanmışlığı ya da en azından algısını güçlendirmektedir.
Yine önümüzdeki milenyumda daha önce hiç yaşanmamış bir olgu ile yüzyüze geleceğiz. Günümüzde gelişmiş ülkelerde belirgin olarak ortaya çıkan ve gelişmekte olan ülkelerde de benzer eğilimlerin görüldüğü bu olgu,toplumların giderek yaşlanmasıdır.Bu gelişime paralel olarak gençler de gittikçe ötelenen bir erişkinlik süreciyle karşı karşıyadır. Bu durum sınırlı kaynaklar üzerindeki baskılardan kaynaklanan ve insanlık tarihi boyunca doğal olarak gelişen kuşaklar arası dayanışmanın sürdürülebilir olup olmadığını tartışmaya açmaktadır. Ötelenen erişkinlik, aynı zamanda gençlerin gittikçe artan şekilde toplumdan dışlanmasına neden olmaktadır.
Böyle bir toplum yapısı yukarıda öne sürülen küresel tehditleri ortadan kaldıracak çözümleri nasıl üretebilecektir? Geleceğe ilişkin yeni tasarımları ortaya koyma yetisine sahip yegane topluluk olan gençleri dışlayarak ve onların düşünsel yapısını besleyecek kuşaklar arası iletişim ve dayanışmayı ortadan kaldırarak toplumsal sağlık nasıl elde edilir?
AMAÇ :
Yukarıda sunulan bu genel çerçeve doğrultusunda, merkez projesinin temel hipotezi geleceğe yönelik toplumsal problemlerin çözümü ve daha demokratik, daha eşitlikçi, daha katılımcı, daha barışcıl bir dünyaya için değişimlerin tasarımlarının ancak kuşaklararası dayanışmaya dayalı, toplumsal sorumluluk ve dayanışma bilinciyle gençlerin toplumsal yaşama çok daha fazla katılım ve katkılarıyla olanaklı olabileceği düşüncesine dayanır. Bu bağlamda merkezin temel amacı şu şekilde kısaca ifade edilebilir:
Öncelikle Üniversitenin ilgili akademik birimlerinin ve ulusal ya da uluslar arası ilgili kurum ve kuruluşların işbirliği ile başta gençler ve yaşlılar olmak üzere toplumun kırılgan gruplarının yaşam koşullarının iyileştirilmesi, toplumsal hayata faydalı bireyler olarak kazandırılması ve bütünleşmenin sağlanması, gençlerin demokratik toplumsal yönetişime daha etkin katılımlarının sağlanması ve bu yönde sorumluluklar üstlenerek sosyal, kültürel, akademik birikimlerinin arttırılması amacıyla sosyal gruplar arasındaki dayanışmayı sağlayıp çağdaş değerler ve bilimsel verilerin ışığında örnek sosyal sorumluluk projelerinin geliştirilerek, söz konusu grupların etkin katılımıyla uygulamasının sağlanması ve bunların toplumda yaygınlaştırılması temel amaçtır.
Yukarıda belirtilen bu temel amaçlarda örtülü olarak ifadesini bulan bazı kavramları projenin ayrılmaz birer alt başlığı olarak değerlendirmek gerekir..
- Demokratik,
- Yaygın Katılımcı,
- Uzlaşmacı, bütünleştirici,
- Çağdaş, bilimsel verilere dayalı,
- Duyarlı,
- Aksiyonel,
- Kazan-kazan (win-win) prensibine dayalı,
- Gönüllülüğü esas alan.
ÖNGÖRÜLEN FAALİYETLER :
Yukarıda belirtilen temel amaç doğrultusunda öngörülen faaliyetleri temel başlıklar olarak şu şekilde sıralamak mümkündür:
a) Gerekçeleri ileride detaylı olarak açıklanacağı üzere proje temelde gençler, yaşlılar ve üniversitenin aktif katılımıyla, öncelikli genç ve yaşlıların olmak üzere toplumun ihtiyaç duyan sosyal gruplarına yönelik olarak, sosyal, kültürel ve ekonomik kapitallerini iyileştirme amacıyla sosyal sorumluluk projeleri geliştirmek, geniş toplumsal katılımla hayata geçirmek,
b) Demokratik yönetişim ve sosyal sorumluluk alanında öncelikle gençler olmak üzere toplumun bilinçlenmesine yönelik eğitici programlar ve yayınlar gerçekleştirmek, kültürel etkinlikler düzenlemek. (Seminerler, konserler, tiyatro ve oyunların sergilenmesi, broşür, kitap, dergi ve CD basımı ve yayını, temalı kısa metraj filmlerin hazırlanması, sergiler düzenlenmesi bu kapsamda değerlendirilebilir.)
c) Merkezin, kurulumundaki temel felsefesi gereği katılımcı bir yaklaşımla öncelikle Üniversitenin diğer merkezleriyle ve ulusal ya da uluslararası sivil ya da kamusal kurum ve kuruluşlarla işbirliği içinde geliştirilecek yeni ya da mevcut projelerde yer alınması sağlamak,
d) Yurt dışı benzer projelerle işbirliği çerçevesinde gençlerin birikimlerini arttırmaya yönelik öğrenci değişimini sağlamak,
e) Sosyal sorumluluk projeleriyle öğrencilere mesleki uygulama olanağı yanısıra bu projelere katılan ve maddi sıkıntı içindeki öğrencilere de eğitim burs olanakları sağlamak,
f) Projeye katılanlara, toplum yaşantısında demokratik örgütlü toplum olmanın, sosyal sorumluluk paylaşımının önemi, toplumsal problem ve uyuşmazlıkları aşma teknikleri, toplumları tehdit eden küresel ve ulusal unsurları, bu ve benzeri projelerin toplumların ve katılımcı bireylerin üzerinde beklenilen faydaları gibi temel konuların yanısıra ilgi alanları doğrultusunda seçtikleri faaliyet alanının gerekli gördüğü temel eğitimleri sağlamak,
g) Sosyal sorumluluk bilincinin yükseltilmesi, sosyal dayanışma gruplarının içinde yer alma süreçleri, bu süreçlerin taraflar üzerindeki etkileri, değişim süreçlerine ilişkin akademik araştırmalar yapmak, bu amaçla farklı etkinlikler düzenlemek, raporlamak,
h) Amaca yönelik gerekli alt yapıları oluşturmak, makina teçhizatı temin etmek ve işletmek,
i) Genç ve yaşlıların katılım ve önerileriyle yeni sosyal sorumluluk ve dayanışma projeleri geliştirmek,
j) Tanıtım faaliyetleri yapmak, (proje başarısı kadar yaygınlaşması için gerekli olan toplumsal desteğin sağlanması açısından yaşamsaldır ve bu açıdan genel faaliyetler içinde önemli bir yer tutacaktır).
NEDEN ÜNİVERSİTE ?
Proje katılımcı üç temel unsur üzerine kurgulanmıştır; üniversite, gençlik ve yaşlılar. Üniversitenin, "önderlik işlevi" tanımının gereği günümüz çağdaş dünyasında üniversitelerin rolü ve bu bağlamda yeni eğitim stratejileri ile üniversitelerin toplumsal sorumluluklarını da irdelemek ve araştırmak gibi daha geniş perspektifli bir yaklaşımı yansıtmasının ötesinde seçilmiş olmasının temel nedenleri şu şekilde ifade edilebilir;
1. Yapıları gereği özerktirler.
2. Evrensel bir bakış açısı ve dili kullanırlar. Bu açıdan işbirliklerine çok daha açıktır ve o oranda gerek ulusal, gerekse uluslararası düzeyde yaygınlaştırılması kolaydır.
3. Fiziki alt yapıları, projenin minimum yatırımla, olabilen en kısa sürede hayata geçirilmesi için uygun bir ortam yaratır.
4. Uygulamada zorunlu olan pek çok disiplinden personel talebini karşılamada tartışmasız büyük olanaklar sağlar.
5. Katılımda çekinceleri bertaraf ederek güvenli bir ortam sağlar.
6. Uygulama aşamasında geri bildirimlerin değerlendirilerek yeniden pozisyon almada gerekli olan akademik desteği bünyesinde bulundurur.
7. Özerk yapısına karşın, devlet ve sivil toplum organizasyonlarının desteğinin sağlanmasında yapısal kolaylıklar sağlar.
8. Yapısal gerekirlilikten dolayı uygulamaların şeffaflığı zorunludur. Bu işleyişin kendinden kontrolünü sağlar.
9. Sahip oldukları belli bir evrensel entellektüel birikimleri nedeni ile, ortak bir kültür oluşturmada toplumsal liderlik doğal görevleri olduğu kadar, en verimli zemini oluştururlar.
10. Üniversitenin, böylesine geniş kapsamlı proje içinde yer almaktan dolayı eğitsel bir katkı elde edeceği de muhakkaktır.
11. Üniversitelerin toplumla daha çok bütünleşmelerine katkı sağlayarak diğer hizmetlerinde erişimine imkan sağlayacak iletişim kanallarının zenginleşmesine fayda sağlayacaktır.
12. En önemli unsurlardan biri de, üniversitenin projenin temel unsuru olan ve katılımda ilk aşamada ihtiyaç duyulan, belli bir entellektüel düzeye sahip gençlerin oluşturduğu ve ulusun tüm toplumsal gruplarının temsil edildiği mini bir evren olmasıdır. Bu açıdan temsil yeteneği yüksektir.
NEDEN GENÇLER ve YAŞLILAR?
Günümüzde sosyal yaşama katılımın en önemli yolu üretim ya da işgücü olarak iktisadi yaşama katılımla mümkün olmaktadır. Aksi durumda bireyler toplumsal yaşamdan, karar alma süreçlerinden dışlanmaktadır. Bu tarihsel olarak bakıldığında modernizasyonun ve beraberinde şehirleşme ve bireyselleşme olgularıyla son yüzyıla ait bir olgudur. Daha önceki dönemlerde, insanlar 3-4 yaş gibi çocukluktan başlıyarak ölünceye kadar toplum içinde, toplum için iktisadi olarak da bir karşılığı olan etkin katılımlarından söz edilirdi. Ancak, özellikle modernleşme sürecinde, teknoloji ve beraberinde işgücü alanındaki değişimlere parallel olarak “bağımlı nüfus” olarak tanımladığımız yeni bir kategori gündeme geldi. 1998 yılında orta yaş grubunun oranı gelişmiş ülkelerde %37, gelişmemiş ülkelerde ise %24 iken, 2025 yılında %43 ve %32 olacağı öngörülmektedir.
Ortalama ömrün uzamasına parallel olarak en hızlı nüfus artışı 65 yaş üstü yaşlı nüfusta görülürken, doğurganlıktaki düşüşe parallel olarak 15 yaş altı nüfusta bir azalma eğilimi görülmektedir. Ancak, nüfus bağımlılık açısından değerlendirildiğinde, gençlerin yetişkinliğe ve çalışma hayatlarına katılım süreci gittikçe ötelenmektedir. Bu süreçin gelişmiş ülkelerde 27-28’li yaşlara yükseldiğini görmekteyiz. Bunun nedenleri arasında çok daha birikimli işgücüne olan talep kadar, yeterli istihdam alanlarının yaratılamaması sonucu gençler arasında gittikçe artan işsizlik görülebilir. Bu nedenle gerçekte bağımlı nüfus tüm ülkeleri kaygılandıracak noktalara taşınmaktadır. Bunun sonucu, son yıllarda çaresiz en kolay çözüm yollarına başvurularak emeklilik yaşının ötelenmesi, eğitim ve sağlık hizmetlerine devlet katkılarının azaltılması gibi sosyal hizmetlerden feragat edilmesi yoluna gidilmektedir. Ancak, bu da pek çok sosyal problemin doğmasına özellikle yukarıda yeni milenyumda bertaraf edilmesi hedeflenen problemlerin aksine derinleşmesine neden olmaktadır. Bunun yanında çarpıcı demografik etkiler de gözlenmektedir. Sosyal politikaların ve hizmetlerin zayıflaması, agresif iktisadi hedeflere yönelinmesi toplumlarda geleceğe ilişkin kaygıları yükseltmekte ve bunun sonucu toplumların kendilerini yenileme, yeniden üretme kapasiteleri düşmektedir. Buna en somut örnek Japonya’dır. Önceleri geleneksel yapıları ile öne çıkan Japon toplumu günümüzde nüfusunu koruyamamakla karşı karşıyadır. Bu durumu teyit eden bir başka örnek de bir batı Avrupa ülkesi olan Fransa’dan verilebilir; Fransa 'da sosyal politikaların diğer batı Avrupa ülkelerine göre daha öncelikli yer alması nedeniyle doğum oranlarının daha yüksek olduğu görülmekte idi. Ancak, giderek tüm Avrupa'da yaşlı nüfüsun artması ile zamanla emeklilik yaşının ileriye doğru ötelenmesi, zaten sınırlı olan istihdam kaynakları üzerindeki baskıyı arttırdığı, gençler ile yaşlılar arasında gizil bir rekabetin ortaya çıkmasına sebebiyet verdiği ve günümüze kadar doğal olarak süregelen kuşaklararası dayanışmayı tehdit ettiği görülmektedir. Bu gelişme Birleşmiş milletlerin son dönem ilgili metinlerinde de yer almaktadır.
Yine modernleşme sonrası bu yeni dönemde aile yapıları da hızlı bir şekilde değişmektedir. Modernitenin romantik çekirdek ailesi de hızla parçalanarak yeni aile formlarının ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Bu ise yeni kuşakların sosyalizasyonlarının sorgulanmasına neden olmakta ve bir kez daha kuşaklar arası transfer süreçleri önem kazanmaktadır.
Tüm buraya kadar ortaya konulmaya çalışıldığı üzere, tüm dünya daha önce hiç karşı karşıya olmadığı temel yapısal problemlerle yüzleşmektedir. Bu problemlerin çözümü ancak akademik araştırmaların da ortaya koyduğu üzere geleceğe ilişkin yenilikçi tasarımları yapma yetisinde olan gençlerin toplumun karar alma süreçlerinden dışlanmamasıyla ve bu yetilerinin geliştirilmesinde yaşlıların birikimlerinin yeni kuşaklara aktarımıyla mümkün olabilecektir.
Ayrıca, toplumun pek çok açıdan bir değer ve kapasite taşıyan bu gruplarının, toplumdan dışlanması tüm insanlık açısından da büyük bir kayıp olmaktadır. Halbuki gittikçe güçlenen ve önermelerinin çok daha belirleyici olduğu kar amaçlı iktisadi alanın yanında dengeleyici bir unsur olarak; çoğunlukla iktisadi bir karşılığı olmakla birlikte toplumsal menfaat amaçlı , sosyal sorumluluk bilinciyle etkin bir kamusal alanın oluşturulmasında bu genç ve yaşlı dayanışmasının pek çok açıdan başarılı bir model oluşturacağı bu projenin temel önermesini oluşturur.
Bu genel girişden sonra temel sorumuzu tekrarlarsak: neden geçler ve yaşlılar?
Çünkü gençler;
a- Yukarıda ifade edildiği üzere çağdaş toplumlarda gittikçe ötelenen erişkinlikle birlikte değerlendirildiğinde, toplumun iktisadi faaliyetlerine katılmamış geniş bir genç nüfus yer alır. Gelişmemiş yada gelişmekte olan ülkelerde de toplumun mevcut demografik yapısı nedeniyle benzer bir yapıyla karşılaşılır.
b- Gençler enerjileriyle toplumun en dinamik grubunu oluştururlar.
c- Yeniliklere çok daha açık ve çok daha idealisttirler.
d- Kavrama ve öğrenme yetileri çok daha gelişkindir.
e- Az bir destekle, erişkinler kadar sorumluluk alabilirler.
f- Onları takip eden kuşaklar, çocuklar için ideal rol modellerini oluştururlar ve geleceğin kurgusunu hayata geçirirler.
g- İyi bir liderlikle, inanırlarsa ve sağlıklı bir arkadaşlık ortamı yaratılırsa mükemmel bir ekip olabilirler.
h- Toplumsal
hareketlere katılımda bazen statü kazanmak, geleceğini kurgulamak
arzusu, kimliğini şekillendirip, güçlendirmek, bir gruba ait olma
arzusu gibi nedenlerle çok daha arzuludurlar.
Çünkü yaşlılar:
a-Yukarıda ifade edildiği üzere gün geçtikçe artan bir oranda demografik olarak çok daha geniş bir kitleyi,
b-Hem maddi hem entellektüel olarak en birikimli grubu oluştururlar.
c-Hayır işleri yapmaya daha eğilimlidirler.
İKİNCİ BAHAR EVLERİ PROJESİ
Yukarıda projenin genel çerçevesini çizerken belirttiğimiz üzere, kurgu iki temel unsur üzerine inşa edilmektedir. Bunlardan ilki gençler, diğeri ise yaşlılardır. İkinci Bahar Evleri Projesi bu ikinci ayağı oluşturmak üzere tasarlanmış ve merkezin yukarıda belirtilen amaç doğrultusunda ilk uygulama projesi konumundadır ve daha sonra hayata geçirilecek projelerin de temelini teşkil edecektir..
İlk bakışta bilinen yaşlı bakım evlerini çağrıştırsa da, tamamen farklı bir anlayış ve yapılanma gösterir:
Üniversite içinde konuşlanacak ve yaşlıların yaşam koşullarına uygun mimari özellikleri ihtiva eden yapılardan oluşacaktır. Bu amaçla büyük oranda bağışların kullanılması planlanmaktadır. Öncelikle proje yaşlıların bakımını amaçlayan bir girişim olarak değerlendirilmemelidir. Toplumda tamamen farklı bir bakış açısıyla, toplumsal kalkınmadan, sosyalizasyona, sosyal bütünleşmeye pek çok boyutu içeren bir model oluşturma çabası olarak değerlendirilmelidir.
Geliştirilecek projelerde, yaşlıların gençlerle birlikte aktif rol alması sağlanacaktır. Bu yolla yaşlıların toplum içinde layık oldukları şekilde yer almaları, aktif roller üstlenmeleri, onlara yaraşır ortamlarda yaşamlarını sürdürmeleri sağlanacaktır.
Karşılıklı dayanışmanın bir gereği olarak İkinci Bahar Evlerinin işletimi bu konuda özel olarak eğim almış genç üniversite öğrencileri tarafından, uzmanların gözetiminde yapılacaktır.
Yaşlıların, üniversitenin kafetarya, yüzme havuzu gibi sosyal, kültürel ya da sportif tesislerini kullanma imkanı yanı sıra, yapılacak etkinliklere katılım imkanları da olabilecektir.
Geliştirilecek değişik etkinliklerle gençlerle iletişimin geliştirilmesi sağlanacaktır.
Yaşlıların sahip oldukları entellektüel birikim, tecrübe ve becerilerin gençlere aktarılması amacına yönelik ortamlar oluşturulacaktır.
Yaşlılık üzerine yapılacak akademik araştırmaların birer denekleri olarak bu alandaki çalışmalara katkı sunabilecektirler.
Ayrıca, projede yer alan yaşlılar, gençler ve onların aileleri bir arada değerlendirildiğinde, yaşlıların problemlerini irdeleme, taleplerini ve çözüm yollarını kamu oyuna taşımada küçümsenmeyecek bir baskı gücü oluşturabilektir.
Ayrıca, bu alandaki resmi ya da sivil girişimleri teşvik etmek ve desteklemek bu projenin doğal bir faaliyet alanı olarak değerlendirilmektedir.
İkinci Bahar Evlerinden temin edilen gelirlerin büyük oranı projede sorumluluk üstlenen, maddi sıkıntı içinde bulunan öğrencilere burs olarak verilecektir.
Proje kapsamında sorumluluk alacak gençlerin, geniş sosyal ağların içinde yer almaları sağlanarak sosyal sermayelerinin arttırılması sağlanacaktır.
Yine yaşlıların sahip oldukları birikimlerin proje kapsamında pek çok olanağı sunacağını beklemek aşırı iyimserlik olmayacaktır.
Bu genç ve yaşlıların dayanışmasıyla merkezin, toplumun diğer pek çok problemlerinin çözümüne ilişkin sosyal sorumluluk ve dayanışma projeleri geliştirip hayata geçirmesi temel amacı oluşturmaktadır. Buna yönelik olarak yeni sosyal sorumluluk proje önerilerinizi e-mail adresimize gönderebilirsiniz.
PROJEDEN BEKLENEN FAYDALAR
Projenin hayata geçmesiyle temin edilmesi beklenen çok boyutlu faydaları şu kategoriler altında değerlendirmek mümkündür:
Katılımcı Gençler için,
a- Çok daha az sosyal dışlanmışlık hissedeceklerdir,
b- Madde bağımlılığı, suç gibi problem davranışlardan çok daha fazla sakınacaktırlar,
c- Gönüllü yardımseverlik ve toplum hizmetlerinde bulunma konusunda yaşamlarının geri kalanında da çok daha duyarlı ve arzulu olacaktırlar,
d- Gerek arkadaşları, gerek aileleri, gerekse toplumla çok daha pozitif bir iletişim içinde olmaları beklenecektir.
e- Yetişkinliğe hazırlanma sürecinde yaşamda beklenilen kendine güven, amaç belirleme, karar alma, ekip çalışması gibi temel becerilerin edinimine katkı sağlayacaktır.
f- Sahip oldukları haklar ve taşıdıkları sorumluluklala çok daha fazla vatandaş olmanın bilincine,
g- Mesleki karyerin temel becerileri olan etkin iletişim, planlama, proje yönetimi ve bütçelemenin yanısıra okulda öğrendikleri pek çok bilgiyi sahada sınama ve geliştirme,
h- Proje kapsamında gerçekleştirilecek etkinliklerle hitabet, sanat, yabancı dil gibi becerileri kazanma ya da geliştirme ve kültürel etkinliklerle gürgülerini arttırma olanaklarına sahip olacaktırlar.
i- Gençlerin liderlik becerilerini keşfetmelerini ve geliştirmesini sağlayacaktır.
j- Gençler eğitim süreleri boyunca aynı zamanda kendileri de maddi ve manevi destek temin edecektirler.
k- Problem çözme becerilerini geliştirerek, çok daha uzlaşmacı olacaktırlar.
l- İleriki mesleki ve sosyal yaşamlarında başarı için zorunlu olan zengin bir sosyal birikime sahip olacaktırlar.
m- Topluma entegrasyonlarına olumlu yönde katkı sağlayacaktır.
Katılımcı yaşlılar için:
a- Daha sağlıklı, güvenli bir ortamda ve nisbeten daha ekonomik olarak barınma ihtiyacı karşılanacaktır,
b- Sahip oldukları beceri ve birikimlerini paylaşma olanağı bulacaklardır,
c- Toplumun sosyal yaşamından dışlanmak yerine hak ettikleri statülerini koruma imkanın asahip olacaklardır,
d- Yaşama sevinçle tekrar tutunmalarını sağlayacak ve kendilerine ikinci baharı sunacak yeni amaçlar ve sorumluluklar üstlenecektirler,
e- Bu dönemde sunulan pek çok etkinlikle zengin, dolu ve daha mutlu yaşam sürebilme imkanı bulacaklardır.
Üniversite için:
a- Toplumsal değişim ve gelişimlerin önderi olma misyonuna sahip çıkmasına katkı sağlanacaktır,
b- Üniversite akademisyenleri ve üğrencileri için uygulama ve araştırma zemini oluşturulacaktır,
c- Toplumla iletişimi etkinleştirip zenginleştirme sağlanacaktır,
d- Ileride pek çok alanda fayda sağlıyacağı muhakkak olan toplumun farklı yünetim, kültür, finans odaklarıyla karşılıklı fayda üzerine kurulu iletişim ve işbirliklerine sahip olunacaktır,
e- Mesleki kariyer olarak çok daha fazla bilgi beceri ile donatılmış, sorumluluk bilinci yüksek, hedeflerini belirleyip bu doğrultuda karar alabilme ve bunu uygulama yetisine sahip,
f- Demokratik yönetişimi içselleştirerek benimsemiş, toplumun sorunlarına karşı duyarlı ve bilinçli, bu sorunların çözümlerine aktif gönüllü katılımıyla katkı veren ve bu sorunları karşılıklı uzlaşı çerçevesinde yönetme becerilerine sahip öğrencileri topluma kazandıracaktır.
g- Bir kıymetli marka olan Üniversite imajı çok daha taçlandırılacaktır.
h- Üniversite, çalışanlarına hizmet verecek yeni tesisler kazanacaktır.
Toplum için:
a- Toplumun önemli problemlerinin çözümüne,
b- Toplumsal bütünleşme ve barışına,
c- Toplumun sorunlarına duyarlı, katılımcı, sosyal sorumluluklarının bilincine sahip bireylerden oluşan toplumun inşasına,
d- Sahip olunan atıl durumdaki insan ve iktisadi kaynakların toplumun genel çıkarları doğrultusunda harekete geçirilmesine,
e- Çok daha üyü eğitilmiş, üstün becerilerle donatılmış bireylerin topluma kazanılmasına,
f- Adölesan gibi genelde beraberinde pek çok olumsuz imajı beraberinde taşıyan grupların bu imajlarını olumlu yönde değişimine verilecek katkıları nedeniyle toplumsal yaşama büyük fayda sağlanması beklenmelidir.
g- Ayrıca gençlerin doğaları gereği daha inovative yaklaşımlarının toplumsal faydaya sunulmasına imkan verilebilecektir.
ORGANİZASYON
Merkez yönetimi, ilgili mevzuat gereği aynı zamanda kurula başkanlık da yapan Müdür dahil yedi akademik personelden oluşmakla birlikte danışma kurulu aracılığı ile öğrenciler, yaşlılar, sivil yada kamu kuruluşları temsilcilerinin karar alma süreçlerinde yer almaları sağlanacaktır. Ayrıca, her bir ayrı proje için ayrı proje alt grupları oluşturulacaktır. Bu gruplarda mümkün olduğunca gençlerin ve yaşlıların yer almaları sağlanacaktır. Bu gruplar niteliğine göre sürekli olabileceği gibi süreli de olabilir.
BAŞARI ÖLÇÜT KRİTERİ
Daha önceden de ifade edildiği üzere, bir Üniversite olarak ortaya konulan temel amaç, ifade edilen alanda örnek projeler üretip yaşama geçirilerek beklentiler ve sürdürülebilirlik açısından sınıyarak diğer üniversite ve sivil toplum kuruluşlarına yol gösterici olmaktır. Bu nedenle projenin başarısı dikey büyüyüp ne kadar çok genç ya da yaşlının katılımının sağlandığı ile değil, sözü edilen kuruluşlarca ne kadar yeniden üretilip yatayda yaygınlaşmasıyla ölçülmelidir. Bu açıdan kurumsal ve örgütsel katılım ve işbirlikleri önem kazanmaktadır.
Diğer bir ölçüt ise, başarılı ne kadar örnek proje ortaya koyulduğu ve son olarak niteliksel olarak beklenenlerin ne ölçüde karşılandığı olacaktır.
Son bir diğer kriter bu alanda akademik araştırmalar yaparak bu yöndeki takip eden çalışmalara yol gösterici geniş bir birikimi oluşturmaktır.
Projenin temel konu başlıkları:
Milenyumda temel toplumsal problemler,
Milenyumda demografik değişimler,
Sosyalizasyon süreçleri ve farklılaşan aile yapıları,
Yaşlanan nüfus, yaşlılık ve yaşlılık politikaları,
Yaşa dayalı eşitsizlikler, sosyal dışlanma,
Kuşaklararası çatışma; yapısal değişimler,
Risk toplumunda gençlik, değişen değerler,
Sivil alan, örgütler ve sivil hareketler, demokrasinin geliştirilmesi,
Dayanışma, pre-sosyal davranışlar, toplumsal rolü,
Yaşlanan toplumda, yaşlıların rolü, topluma katıımları,
Yaşlıların temel problemleri, yaşam mutlulukları,
Kuşaklararası dayanışma, ekonomik ve sosyal bağların güçlendirilmesi,
Sosyal sermayenin geliştirilmesi ve sosyal ağlar,
Toplumsal yapıda ve geleceğin inşaasında gençlerin rolü: Sosyal Hareketler
Toplumsal Dayanışma ve Kalkınma Modeli,
Yeni dünyada Üniversiteler ve rolü,
Başarılı bir kuşaklar arası dayanşma projesinin planlanması,
Küresel yaklaşımlar ve Evrensel Haklar bağlamında Yaşlı ve Gençlerin Hakları,
HUSSAM projesinin değerlendirilmesi.
Bu konulara ilişkin detaylı bilgilere ekli makalelerden kısa zamanda erişebileceksiniz.